Haber: Esra TOKAT

Boğaziçi Üniversitesi Eylemlerinin Ankara Boyutu

Ankara'da 2 Şubat 2021'de Boğaziçi Üniversitesi'ne Recep Tayyip Erdoğan tarafından Melih Bulu'nun kayyum rektör olarak atanmasına karşı düzenlenen protestolara katılan 51 öğrenci, Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nde beraat etti. 2 Şubat 2021 tarihinde Kızılay Meydanı'nda gerçekleşen eylemlere katılan 60'ın üzerinde kişi gözaltına alınmış, sonrasında ise 21 kişi hakkında dava açılmış, 64 kişi hakkında ise takipsizlik kararı verilmişti. Bugün yapılan karar duruşmasında mahkeme, öğrencilerin "kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama" suçlamasından beraatini açıkladı. Bu karar, Boğaziçi Üniversitesi eylemlerinin Ankara ayağıyla ilgili uzun süren yargı sürecinin önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Öğrencilerin avukatları, kararın adil olduğunu ve ifade özgürlüğüne verilen önemi gösterdiğini belirttiler. Davaya ilişkin kamuoyu tepkileri de büyük bir ilgiyle takip ediliyor. Üniversite öğrencilerinin gösterdiği direnç ve ifade özgürlüğü mücadelesi geniş yankı uyandırmıştı.

Beraat Eden ve Cezası Hafifleyen Sanıklar

Mahkeme, 20 öğrencinin "kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama" suçundan beraat ettiğini duyurdu. Ancak, İ.A., E.E.A., N.Ç., D.G.K., ve S.T. isimli sanıklar hakkında "kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit" suçundan verilen 6'şar ay hapis cezası 5 aya düşürülerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi. Sanık S.K hakkında ise aynı suçtan 6 ay 7 gün hapis cezası verildi, ancak hükmün açıklanması geri bırakıldı. Bu kararlar, mahkemenin olayları değerlendirirken gösterdiği ince ayrıntıları ve sanıkların eylemlerinin ağırlığını göz önünde bulundurduğunu gösteriyor. Kararın gerekçesinde, öğrencilerin eylemlerinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildiği ve şiddet içermediği belirtildi.

İfade Özgürlüğü ve Yargı Süreci

Boğaziçi Üniversitesi eylemleri, Türkiye'de ifade özgürlüğü tartışmalarının odağında yer almıştı. Eylemlere katılan öğrenciler, rektör atamasının demokratik olmayan bir süreç olduğunu savunmuş ve üniversite yönetiminin seçimini demokratik yollarla yapılması talebinde bulunmuştu. Bu davalar, Türkiye'de ifade özgürlüğü ve üniversite özerkliği konusunda önemli tartışmaları beraberinde getirdi. Mahkemenin verdiği karar, gelecekte benzer olaylarda yargı sürecinin nasıl işleyeceği konusunda önemli bir emsal oluşturuyor. Kararın gerekçesi ve detayları, hukukçular ve kamuoyu tarafından yakından incelenecek ve analiz edilecektir. Bu süreç, Türkiye'deki ifade özgürlüğü ve üniversite özerkliği tartışmalarına yeni bir boyut kazandırdı.