Bir siyasi parti sözcüsü, belediyelerin sunduğu kreş hizmetlerine yönelik iktidarın yaklaşımını sert bir dille eleştirdi. Sözcü, özellikle büyükşehir belediyelerinde verilen kreş hizmetlerinin engellenmeye çalışıldığını iddia etti. Bu durumun, muhalefet partilerinin halk nezdinde puan kaybetmesini amaçladığını ve iktidarın kendi başarısızlıklarını örtbas etme çabası olduğunu belirtti. 2007 yılında alınan ve belediyelerin okul öncesi eğitim kurumları açmasına yönelik bir Anayasa Mahkemesi kararına atıfta bulunuldu. Ancak, sözcü, bu kararın kreşleri (0-3 yaş) kapsamadığını, sadece anaokulları ve anasınıflarını kapsadığını vurguladı. Bu durumun, iktidarın kasıtlı bir şekilde yanlış yorumladığının ve kreş hizmetlerini engelleme bahanesi olarak kullandığının bir göstergesi olduğuna dikkat çekti. Sonuç olarak, sözcü, bu durumun halkın temel hizmetlerden mahrum kalmasına yol açtığını ve siyasi bir hesaplaşmanın aracı olarak kullanıldığını ifade etti.
Anayasa Mahkemesi Kararının Yanlış Yorumlanması
Anayasa Mahkemesi'nin 2007 tarihli kararı, belediyelerin anaokulu ve anasınıfı açma yetkisini kısıtlıyor. Ancak, sözcü, bu kararın kreş hizmetlerini kapsamadığını, yalnızca okul öncesi eğitim veren kurumları içerdiğini belirtiyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu kararı kreşleri kapatmak için bir araç olarak kullanmasının yanlış olduğunu savunuyor. Bakanlığın, tespit edilen eksiklikleri belediyelere bildirip, düzeltilmesini istemek yerine, doğrudan kapatma yoluna gitmesinin siyasi bir motivasyon taşıdığına inanıyor. Bakanın açıklamalarının çelişkili ve ikna edici olmadığına dikkat çekiyor. Milli Eğitim Bakanı'nın açıklamaları ile Çevre Bakanı'nın talimatları arasındaki uyumsuzluk da dikkat çekici. Bu durum, iktidar içindeki koordinasyon eksikliğini ve konunun siyasi bir amaç için kullanıldığını gösteriyor.
Siyasi Hesaplaşma mı, Halkın İhtiyacı mı?
İstanbul ve Ankara gibi büyükşehir belediyelerinin kreş hizmetlerinin hedef alınması tesadüf değil. Sözcü, iktidarın muhalefetteki belediyelerin başarısını engellemeye çalıştığını ve halkın ihtiyaçlarını göz ardı ettiğini savunuyor. Özellikle Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş yönetimlerindeki belediyelerin halkın desteğini kazanan kreş hizmetlerinin hedef alındığını belirtiyor. Bahçelievler belediyesi örneği, AK Partili bir belediyenin bile benzer hizmetler sunduğunu gösteriyor. Bu durum, iktidarın bahanelerinin gerçekliğinden şüphe uyandırıyor. Yusuf Tekin ve Murat Kurum gibi bakanların açıklamalarındaki çelişkiler, konunun siyasi bir hesaplaşmanın aracı olduğunu gösteriyor. Sözcü, iktidarın, halkın ihtiyaçlarını değil, kendi siyasi çıkarlarını öncelediğini vurguluyor. Bu yaklaşımın yoksul aileleri ve çocukları doğrudan olumsuz etkilediği belirtiliyor.