Yeni Terörle Mücadele Stratejisi
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili, ülkede yürütülen yeni terörle mücadele stratejisini açıkladı. "Türkiye'nin eski yöntemlerle sonuç alamadığını, bu nedenle yeni bir yaklaşım benimsediğini" belirten Başkanvekili, bu sürecin "çözüm süreci" olarak adlandırılmaması gerektiğini vurguladı. Stratejinin temelini, terörün siyaset, kültür, dil ve temsil alanlarından tamamen temizlenmesi oluşturuyor. Başkanvekili, terör örgütünün baskısı altında siyaset yapan partilerin bu vesayetinden kurtulmasının önemine dikkat çekti. Ayrıca, Irak ve Suriye'deki terör örgütleriyle mücadelede organik bir bütünlüğün sağlanmasının gerekliliğini vurguladı. Bu örgütlerin ortak yönetim ve perspektife sahip olduğunu, bu nedenle ayrı ayrı ele alınamayacaklarını belirtti. Cumhurbaşkanı'nın da zaman zaman vurguladığı gibi, Suriye'de yeni bir terörist yapılanmasına kesinlikle izin verilmeyecektir. Bu kapsamda önümüzdeki yıl ülke genelinde terör riskinin yok denecek kadar azalması hedefleniyor.
Kürt Sorunu ve Emperyalist Projeler
Başkanvekili, "Kürt sorunu"nun emperyalist güçler tarafından üretilmiş bir proje olduğunu savundu. Bu projenin, Türkiye'yi bölmeyi ve Kürtleri devlet arayışına yönlendirmeyi hedeflediğini belirtti. 1980 darbesinin, ABD kontrolünde ve NATO desteğiyle, Türkiye'yi Batıcı projelere hazırlamak amacıyla gerçekleştirildiğini ve bu darbenin "Kürt sorunu"nu üretme projesinin bir parçası olduğunu savundu. 2002'den beri uygulanan politikalarla "iç Kürt sorunu"nun inkar ve ret politikalarının tamamen bitirildiğini söyledi. Emperyalist güçlerin Kürtlere devlet vaadinde bulunduğunu, ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürtlerin milli devleti olduğunu ve bu vaadin Türkiye'yi bölme projesinin bir parçası olduğunu belirtti. Türkiye'deki Kürtlerin statüyle ilgili bir sorunlarının olmadığını, bu nedenle böyle bir haktan bahsedilemeyeceğini vurguladı. Geçmişte dindarlara, Alevilere ve Kürtlere yönelik sorunlar yaşandığını, ancak bunların büyük ölçüde aşıldığını ve günümüzde bu konuların Türkiye halkının ortak sorunları olarak değerlendirildiğini ifade etti. Bu projeyi kökten ortadan kaldırmak için devletin güçlü bir inisiyatif aldığını belirtti.
Terörsüz Türkiye Hedefi ve Devletin İnisiyatifi
Başkanvekili, "terörsüz Türkiye" hedefine ulaşmak için kesintisiz ve organik bir bütünlük ilkesiyle terörle mücadele edildiğini belirtti. Bu ilkenin, terör örgütlerine kadro, finans ve lojistik desteği sağlayan yerel yönetimleri de kapsadığını söyledi. Hiçbir yerel yönetimin terör örgütlerine destek vermesinin düşünülemez olduğunu, bu konuda atılan adımların tartışılmasının terörle mücadelede zaaf üretmeye yönelik bir yaklaşım olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Milli birlik ve kardeşliğin güçlendirilmesinin terörle mücadeleyle uyumlu olduğunu, bunların birbirini dışlamadığını ifade etti. Devlet Bahçeli'nin milli birlik ve kardeşlik çağrısını desteklediklerini belirtti. Devletin aldığı bu güçlü inisiyatifin toplumda sessiz bir onayı olduğunu, yakın zamanda bunun ses ve söze dönüşeceğini söyledi. PKK elebaşı ile görüşmelerin içeriğinin önemli olduğunu, terörsüz Türkiye hedefine katkı sağlayacak adımlar atılması gerektiğini vurguladı. Devletin bu hedefi için her türlü hukuki tedbiri alacağını, terörle mücadelenin asla askıya alınmayacağını belirtti. ABD'nin Orta Doğu politikalarındaki gelişmelerin de dikkate alındığını, ancak Türkiye'nin bölünme projesini hiçbir şart altında kabul etmeyeceğini ifade etti. Türkiye'nin gücünün zirvesinde olduğunu ve bu inisiyatifi sonuna kadar sürdüreceğini belirtti. Kayyum uygulamalarının terörle mücadele stratejisiyle doğrudan ilişkili olmadığını, ancak terör örgütlerine destek veren belediyelere yönelik uygulamaların devam edebileceğini söyledi.