Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, CHP'den 11 Aralık 2024 tarihinde aldığı ihraç kararına karşı yasal mücadele başlattı. Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvuran Savaş, disiplin cezasının iptalini ve ihraç kararının kaldırılmasını talep etti. Savaş'ın avukatı tarafından sunulan dilekçede, ihraç kararının usule, yasaya ve parti tüzüğüne aykırı olduğu vurgulandı. Dilekçede, Savaş'ın savunmasının dikkate alınmadığı ve şikayetin tam olarak ne olduğu net bir şekilde ortaya konulmadığı belirtildi. Ayrıca, parti tüzüğü ve ilgili mevzuata aykırı olduğu iddia edilen kararın, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu'na da aykırı olduğu savunuldu. Mahkemeye sunulan belgelerde ihraç kararının gerekçelerinin yetersizliği ve usul eksiklikleri detaylı bir şekilde açıklandı. Savaş'ın avukatı, kararın hukuksuz olduğunu ve müvekkilinin haklarının ihlal edildiğini savunarak, kararın iptalini talep etti.
Savaş'ın İhraç Sebebi: DEM Parti ile İttifak Eleştirisi
Savaş'ın ihracına neden olan olay, 3 Kasım 2024 tarihinde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım oldu. Bu paylaşımda, CHP'nin İstanbul Esenyurt'ta DEM Parti eş genel başkanlarının katılımıyla düzenlediği mitinge tepki gösterdi. Savaş, paylaşımında "Bugünün CHP'si DEM'lenmekle meşgul. Parti olarak, terör ile bağ kuran ve terörden siyasi rant devşirenleri her kim olursa olsun ya da hangi oluşum olursa olsun savunamayız" ifadelerini kullandı. Bu açıklamalar, CHP Merkez Yönetim Kurulu tarafından kesin ihraç istemiyle disipline sevk edilmesine yol açtı ve sonrasında 11 Aralık 2024'te partiden ihraç edildi. Savaş'ın yaptığı açıklama, yerel seçimler öncesinde CHP ve DEM Parti arasında yapılan 'Kent Uzlaşısı' modelini de eleştiriyordu. Savaş, bu ittifakın İstanbul ilçe belediyelerinin DEM Parti'nin etkisi altına girmesine yol açabileceği endişesini dile getirmişti. Savaş’ın savunmasında, bu eleştirilerinin partisinin zarar görmesini engellemek ve terör bağlantılı kişilere dikkat çekmek için yapıldığı belirtildi. Ayrıca, Esenyurt Belediyesi ve Beşiktaş Belediyesi ile ilgili terör bağlantılı iddialara ilişkin sessiz kalmamayı bir sorumluluk olarak gördüğü vurgulandı.
Yerel Seçimler ve Siyasi Gelişmeler
Dilekçede, yerel seçimlerde CHP ve DEM Parti arasında yapılan 'Kent Uzlaşısı' modeli de eleştirildi. Savaş, Esenyurt Belediyesi ve Beşiktaş Belediyesi'ndeki terör bağlantılı iddialara ilişkin endişelerini daha önce Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel'e ilettiğini, ancak bu konuda bir değişiklik yapılmadığını belirtti. Savaş'ın avukatı, müvekkilinin bu konuda sessiz kalmamayı bir sorumluluk olarak gördüğünü ve 'Bunları biliyordun, neden sustun?' sorusuyla karşı karşıya kalmamak için doğru bildiklerini kamuoyuyla paylaştığını savundu. Savaş, parti içinde bu konuların görüşüldüğünü ve mevcut genel başkan Özgür Özel'in de uyarıldığını iddia etti. Ancak, uyarılara rağmen herhangi bir değişikliğe gidilmediğini ve bu kişilerin aday olarak gösterildiğini öne sürdü. Bu durumun, partisinin zarar görmesini engellemek ve bu tür tehditlere dikkat çekmek amacıyla bir sorumluluk bilinciyle hareket etmesinin bir sonucu olduğu belirtildi. Savaş'ın sosyal medyada yaptığı paylaşımın, aslında bir tespit ve son çare niteliğinde olduğu savunuldu. Savaş'ın hareketinin, parti içi demokrasinin ve şeffaflığın korunması açısından önemli olduğu iddia edildi. Bu gelişmelerin, CHP'nin geleceği ve parti içi tartışmaları açısından önemli sonuçlar doğurabileceği tahmin ediliyor.
Hukuka Aykırı Olduğu İddiası
Lütfü Savaş'ın avukatı, dilekçede ihraç kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürdü. Kararın, müvekkilinin savunmalarının dikkate alınmadan, usule, yasaya ve parti tüzüğü ile Disiplin Yönetmeliğine aykırı bir şekilde verildiğini savundu. Avukat, kararın Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu, Cumhuriyet Halk Partisi Tüzüğü ve Cumhuriyet Halk Partisi Disiplin Yönetmeliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı olduğunu vurguladı. Dilekçede, şikayetin tam olarak ne olduğu, isnadın tam olarak ne olduğu ve savunmanın usulüne uygun alınıp alınmadığı gibi hususlar üzerinde duruldu. Avukat, bu eksiklikler nedeniyle disiplin cezasının şekil unsuru yönünden hukuka aykırı olduğunu savundu ve kararın iptalini talep etti. Davaya ilişkin gelişmeler yakından takip ediliyor ve mahkemenin vereceği karar merakla bekleniyor. Kararın, CHP'nin geleceği ve parti içi dinamikleri üzerinde önemli etkileri olabileceği düşünülüyor. Bu durum, parti içindeki farklı görüşlerin ve tartışmaların da daha görünür hale gelmesine neden olabilir.