Üst Üste İki Çeyreklik Sanayi Daralması
Bir sanayi odası başkanı, ülke ekonomisinin üçüncü çeyrekteki yüzde 2,1'lik büyüme oranının beklentilerin altında kaldığını ve sanayi sektöründe üst üste iki çeyreklik daralmanın yaşandığını açıkladı. Üçüncü çeyrekteki yüzde 2,2'lik daralma, ekonomideki istihdam ve katma değer oluşumunu tehdit eden ciddi bir risk olarak değerlendiriliyor. Dezenflasyon süreci, sektörler arasında büyüme farklılaşmasına yol açarken, sanayi sektörü üzerindeki baskı artıyor. Mevcut göstergeler, dördüncü çeyrekte üretimde daralmanın daha da hızlanabileceğine işaret ediyor. Ekonomik sıkılaştırma politikaları, özellikle makine ve teçhizat yatırımlarında olumsuz etki gösteriyor. 2019 yılından bu yana ilk kez iki çeyrek üst üste daralma yaşayan bu yatırımlar, üçüncü çeyrekte yüzde 8,6 azaldı. Bu düşüş, gelecek dönem büyümesini olumsuz etkileyecek önemli bir gelişmedir. Bu durum, ekonomide önemli bir sorun teşkil etmekte ve dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir.
Dezenflasyonun Etkileri ve Politikalar
Ülke ekonomisi, çeyreklik bazda üst üste yüzde 0,2 daralma ile teknik resesyona girmiş durumda. Sıkılaştırıcı politikaların etkisi son çeyrekte daha da belirginleşebilir. İç talepteki zayıflama ve üretimdeki azalış, büyüme rakamlarının daha da düşmesine neden olabilir. Bu yavaşlamanın dezenflasyonist sürece destek olup olmayacağı önemli bir soru işaretidir. Maliye politikasının somut desteği ve harcama azaltıcı tasarruf politikalarının belirginleşmesi de kritik önem taşımaktadır. Aksi takdirde, fiyatlama davranışları dezenflasyonist süreci sekteye uğratabilir. Hükümetin bu konuda hızlı ve etkin adımlar atması gerekmektedir. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için uygun maliyetli finansman araçlarının sağlanması, ekonomik istikrarın sağlanması için oldukça önemlidir. Ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği için dengeli politikalar uygulanmalıdır.
Sanayinin Finansman İhtiyacı
Üretim, istihdam ve ihracatın daralmaması için reel sektörün finansman açısından desteklenmesi şarttır. Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler) başta olmak üzere, sanayicilerin en acil beklentisi uygun faizli ticari kredi mekanizmalarının devreye alınmasıdır. İnşaat sektöründeki hareketliliğin aksine, üretim ve ihracat odaklı sektörlere yönelik düşük faizli kredilendirme politikası, sıkılaştırıcı politikanın olumsuz etkilerini azaltabilir. Bu destekleyici politikalar sayesinde işletmeler daha rahat nefes alabilir ve ekonomik büyümeye katkı sağlayabilirler. Ankara ve diğer sanayi merkezlerindeki işletmelerin sürdürülebilirliği için bu konuya acil çözüm bulunmalıdır. Ekonomik istikrar için bütüncül bir yaklaşım benimsenmesi, ülkenin ekonomik geleceği için büyük önem taşımaktadır. Bu durumun hızlı bir şekilde düzeltilmesi için acil önlemler alınması gerekmektedir.